RECEP TAYYİP ERDOĞAN, MİLLİ ŞEFİ Mİ ÖRNEK ALIYOR?
Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi - Anayasa değişikliği önerisi Türkiye'de en çok tartışılan konuların başında geliyor.
Dolayısıyla, ‘Anayasa değişikliği içinde başkanlık sistemi de olmalı mı, olursa hangi ülke model alınmalı?’ sorularına da yanıt aranıyor.
Model tartışmaları beyhude bir çabadan öte değildir. Yani gereksizdir.
Başkanlık sistemi için kendine rol model arayan Türkiye’nin öyle çok uzaklara gitmeden Cumhuriyet tarihine bakması yeterlidir.
Zira Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete uğurlanmasının hemen ardından, dizginleri ele alan İsmet İnönü’nün dönemi de başlı başına bir Başkanlık modeli değil midir?
TBMM tarafından oy birliğiyle Cumhurbaşkanlığına getirilmesinin ardından toplanan Olağanüstü Kurultayda CHP’nin ‘Değişmez Genel Başkanı’ seçilerek, ‘Milli Şef’ ilan edilen İsmet Paşa’nın dönemi bal gibide başkanlık sistemidir.
Gerçi bazı terbiyesizler, İsmet Paşa’nın para ve pulların üzerindeki Atatürk resimlerini kaldırtıp yerine kendi portresini bastırmasını gerekçe göstererek, İsmet Paşa’yı Devlet Başkanı olmaktan daha çok Padişah gibi davranmakla suçluyorlar.
Ama... Bu zevata söylenecek tek cümle, İsmet Paşa’nın da dediği gibi; Hadi canım sende…
Ayrıca bu göbeğini kaşıyan, bidon kafalı, kıllı ve kimi oy vereceğini bir türlü öğrenemeyen cahillerin sözüne bakacak olursak, İsmet Paşa (tıpkı Erdoğan gibi) Cumhurbaşkanlığı döneminde Başbakanlığa tek başına belirlediği isimleri getirdiği yetmiyormuş gibi devlet idaresinde de her şeye karışıyormuş.
Ah be Paşam, sembolik bir Cumhurbaşkanı olarak gidip otursana sen köşkünde…
Hay Allah şimdi bunları yazınca içime bir kuşku düştü: Ne dersiniz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da kendisine İsmet Paşa’yı örnek alıyor olabilir mi?
Ah ah İsmet Paşa’nın tek adam ilan edildiği o günlerde Türkiye’nin en büyük talihsizliği Kemal Kılıçdaroğlu’nun o döneme henüz yetişememesidir.
Eğer o günlerde, Türkiye’nin şimdilerde olduğu gibi “Kanımız dökülmeden izin vermeyiz” diyerek, ciddi bir karşı duruş sergileyecek Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir değeri olsaydı, İsmet Paşa partili, yani taraflı Cumhurbaşkanı olamazdı.
İşin latifesi bir yana, CHP’liler kendileriyle çelişmeye devam ediyor.
CHP, gücünü halktan almak yerine, farklı beklentiler üzerinden politika yapıyor.
Halkın hür iradesiyle seçtiği Cumhurbaşkanı’nı tanımadığını söyleyenler, bir nevi halkı da tanımadığını söylemiş oluyor.
İsminde bile halk ibaresi yer alan CHP, halkın yapacağı sivil bir anayasaya destek vereceği yerde, bir zamanlar halk iradesine müdahale edenlerin topluma dayattığı ‘Darbe Anayasası’nı savunuyor.
Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetim anlayışını eleştiren CHP, tek parti döneminde, ya da bugün parti içinde neler yaptığına bakma gereği duymuyor.
Geçmişinden bugüne halka rağmen politika yapma alışkanlığını sürdüren CHP, toplum nezdinde her geçen gün inandırıcılığını biraz daha yitiriyor.
Hal böyle olunca da Erdoğan’ı destekleyen vatandaş da, “Dinime küfreden bari Müslüman olsa” teşbihine atıfta bulunarak, Erdoğan’ı ve onun siyasi hareketini tek alternatif olarak görüyor.
Not: Meral Akşener’in MHP’nin başına geçmeyi başarması halinde, Türkiye’nin yeni Ana Muhalefet Partisi CHP değil, MHP olacaktır. Sayın Kılıçdaroğlu’na naçizane tavsiyem de Ana Muhalefet Liderliğinin keyfini sürmesi yönündedir.
