• BIST 10276.88
  • Altın 2390.367
  • Dolar 32.335
  • Euro 34.7427
  • İzmir 18 °C
  • Manisa 16 °C
  • Aydın 19 °C
  • Afyon 10 °C
  • Balıkesir 15 °C
  • Bursa 15 °C
  • Çanakkale 15 °C
  • Muğla 13 °C
  • Uşak 12 °C

Canını Al Ama Parasını Alma

Yaşar Eyice

CANINI AL AMA PARASINI ALMA

Yaşar Eyice / Yeni Vizyon Gazetesi

Polise yardımcı olalım!

Önce kendine iş çıkarmak, dikildikleri noktalarda gelip geçen araçları ya da sürücüleri seyretmekten bıkan ve meslek aşkı ile dolu genç trafik polislerine seslenmek istiyorum.
Eğer gerçekten ‘Ben işimi ve görevimi severek yapmak, vazifemin gereğini yapmak istiyorum!’ diyor ve düşünüyorsanız size yardımcı olayım.
Şimdilik iki önemli noktadan söz edeceğim;
Birincisi eskiden adı Osman Kibar kavşağı idi, şimdi ne bilmiyorum:
Ege Üniversitesi Kampusunun girişindeki dönel kavşaktan söz ediyorum.
Manisa yani İstanbul, Kemalpaşa yani Ankara ve de İzmir ile Bornova yönünden gelen araçların kesiştiği bu geniş neredeyse futbol sahası alanda yüzlerce araç sıkışıyor.
Önlem olarak alt üst geçitler de yapıldı, sinyalizasyon sistemi de kuruldu ama faydasız....
Şu an için tek fayda insan yani günün hemen her saatinde bulunacak trafik polisleri ile sağlanır.
Birincisi vazifelerini tam anlamıyla yapıp, yani yolları açarak gönül rahatlığını duyarlar.
Akşam eve gidip başlarını yastığa koyduklarında huzur içinde hemen uyurlar.
Vücut sağlıkları yerine gelir, yedeklerini yaktıkları için ileri yaşlarda kilo problemi ortaya çıkmaz.
Dahası, İşsiz sayısının iyice arttığı bu dönemde, haline şükreder.
Belki Haber Ekspres’te okumuşsunuzdur:
Üzüntü ile söylüyorum; İşsiz sayısı 354 bin kişi arttı
Devletin açıklamasına göre: İşsiz sayısı temmuz ayında, geçen yılın aynı dönemine göre 354 bin kişi artış gösterdi.
İşsizlik oranı ise yüzde 10,7 seviyesinde gerçekleşti.
Bu şubat ayından sonra görülen en yüksek oran.
Dikkati çeken ise işini kaybedenlerin çoğu ise kadın.
Açıklama ve rakamlar incelenince bir önceki aya göre 145 bin kadın işsiz kalırken, 130 bin erkeğin iş bulduğunu anlıyoruz
Ancak:
Çalışma ve Soysal Güvenlik Bakanı Müezzinoğlu ‘Zorunlu haller dışında alım yapılmayacak, bakanlıklar arası personel kaydırması yapacağız’ dedi.
Yani iç açıcı bir haber değil...

*- Yorulacakları kesin

Osman Kibar Kavşağı’nda görev alacak ama iyice yorulacağı, hatta ses tellerinin kısıklığa neden olacağını, serin ve soğuk havalara rağmen terden sırılsıklam olup her gün çamaşır değiştireceklerini de söyleyebileceğim bu trafik polisleri, kontrolu ellerine aldıklarında, araç sahipleri kadar, devletimizin de büyük tasarruf sağlayacaklarına eminim.
Düşünebiliyor musunuz?
Kavşaktan yürüseniz karşıdan karşıya iki dakikada geçersiniz ama trafik sıkışıklığından araçla yarım saatte ancak ilerleyebiliyorsunuz...
Rakamlar abartısız...
İsterseniz otobüs ya de minibüsçülere sorun...
Yüzerce, binlerce aracın yaktığa akaryakıtı ve gaz salınımları ile çevreye verdikleri bin bir çeşit zararı düşünün.

*- Başka türlü olmaz

Trafik akışı neden kilitleniyor?
Açık ve net...
Yeşil yandığında ileriye geçemiyor ki, çünkü öndeki araç yolu tıkatmış durumda.
Beklemekten usanan, sıkılan sürücü, yeşil yandığında önü, yani cadde kapalı olmasına rağmen, ‘belki açılır!’ diyerek önündeki aracın dibine kadar .
Yani bile bile lades yapıyor.
Zaten aklını ve tecrübesini kullanıp, yeşil yanıp geçiş üstünlüğü kendisinin olması halinde, bir araç boyu kadar bile ancak gidebileceğini anlayıp ayağını frenden çekmese, bu kez arkasındaki binlerce aracın korna çalarak kendisini taciz etmesine neden oluyor.
Bu sorun aylardır sürüyor...
Şimdi okullar açıldı daha da felaket bir durum ortaya çıktı.
Yalnız iş günleri değil, tatil günleri, cumartesi ve pazar günleri de sorun sürüyor.
Sanıyorum iki hafta önce cumartesi günü yine Bornova’nın o noktasına gittim.
İnanın, onlarca yabancı öğrenci Rektörlük, hatta Bornova Büyük Parka kadar uzamış ve bir türlü hareket etme imkânı olmayan, bulundukları noktada kalan araçlardan inip yürüyerek, koşarak imtihana yetişmeye çalışıyordu.
Zaten neredeyse imtihansız bir gün geçirmiyoruz ki!

*- Görevinin takipçisi olmalı

Çözümü dediğim gibi kendine güvenen idealist polislerimizin, makamlarından çıkmayan, ya da sadece kendiişlerini görmek için çıkan şeflerine, amirlerine, müdürlerine, kime bağlı iseler ona, ‘Ben görevimi yapmak, sadece düdük çalmak ya da ceza yazarak cep yakmak ve insanımızı üzmemek istiyorum’ diyerek, Osman Kibar Kavşağı gibi trafiğin sıkıştığı noktalarda görev almak istemeleri ile olur.
İş ‘Ben biliyorum!’ diyen müdürlere kalırsa daha çok saçımızı başımızı yolarız.
O geniş alanda 50 metrede bir, ya da birbirlerini görecek şekilde bulunacak trafik polisleri yoğunluğa göre araçlara yol vererek sorunu çözerler.
Normal hallerde ise yeşil yandığı halde yol açık değilse araçlara bir sonraki yeşil ışığa kadar geçiş izni tanımazlar.
Yollar da kilitlenmez.
Şimdi İstanbul’da Dolmabahçe’de, yani eski İnönü, şimdiki Vodafon Arena Beşiktaş J.K. Stadyumu önündeki dörtyola ışıklardan sonra çizgiler çekildi, çizildi.
Eğer araç sürücüsü bu taranmış alanda bir araç bile varsa, kendisine yeşil yandığı halde hareket etmiyor,
Ederse ne olur?
EDS adı verilen kameralara takılıyor...
Ve de kendisine yüklü denilebilecek şekilde ödeme emri olan fatura gönderiliyor.
Bu yüzden herkes bu yeni uygulamaya uyuyor.
Taksi Şoförünün birinden duymuştum, ‘Ağbi canımı al, paramı alma!’ diye yalvarıyordu...
Artık bu kadarı da değil, yani!
Aslında bu konuda çok daha söyleyeceğim ve maddeler var ama yeter.
Anlayana saz anlamayana davul zurna az...

*- Bunlar görülmüyor mu?

Ege Üniversitesi Hastanesi önünde de aynı sistem uygulanmalı...
Orada sözüm ona bir ya da iki hatta belki de daha faza trafik polisi aracı duruyor.
Ya sigara içiyorlar, ya da sohbet ediyorlar.
Çoğu zaman da sözüm ona şu andaki emniyet müdürü yasaklamasına rağmen akıllı cep telefonları ile oynuyorlar.
Ya da aracın içinde oturuyorlar.
Belki de telsiz ya da radyo dinleyip, gazete okuyorlar,
Bulunmaları bir noktada caydırıcı özellik olarak kabul edersek iyi,
Ama ambulans sirenini, ya da hasta getiren aracın acı acı çaldığı korna sesine rağmen yerlerinden kıpırdamamaları benim gibi düşünen vatandaşları üzüyor.
Burada da belirli aralıklarla dizilirlerse sorun çözülür.
Tüm araçlar sol ya da orta şeritte dizilirse tabii ki ilerleme olmaz.
Otopark düzenine göre araçlar trafik polisinin direktifi ve işaretine göre yan yana dizilirse sorun hafifler.
Ya hastaneden çıkış yaparak ön kesen ve kazaya davetiye çıkaranlara ne demeli?
Onlar da geniş alanda trafik polislerinin işaretine göre sağlıklı bir şekilde yollarına devam edebilirler.
Ama biz bu işi çözemiyoruz, müdürler izin vermiyor deniliyorsa, konu belediyelerin trafik büroları ve elemanların düşüyor.
Belediyelerin trafik zabıtaları böyle alanlarda, ‘Görevi üstleniyoruz. Çünkü biz İzmir sayesinde ekmek yiyoruz. Biz İzmir’i ve insanını ve kentimizi tercih edenleri seviyoruz’ diyerek nasıl hizmet verileceğini göstermelidirler.

*- Fukaralık da arttı...

Araya sıkıştırmak istiyorum:
Az önce ‘işsizlik’ ve oranını yazdım.
Şimdi de birbirine paralel giden yoksulluk oranından söz edeyim.
TÜİK verilerine göre, kişi başı günlük harcaması, cari satınalma gücü paritesine göre 2,15 doların altında kalanların oranı 2014'te yüzde 0,03 iken, geçen yıl yüzde 0,06'ya yükseldi....
Yani sürücülere ceza kesilerek devletin cari harcamalarına ya da açığına önemli bir katkı sağlanıyor ama ya evinde aş bekleyen insanımızın hali ne olacak?
Bunu da düşünmek lazım...
İki gün önce bir şehirlerarası otobüs şoförünün sızlanışı, ağlayışı ve protesto için yolcularını yolun ortasında indirişini unutamıyorum.
‘Kuralllardan yanayım, ama 51’le gittiğim için ceza yazılmasına da karşıyım. Tüm kazancımı cezalara yatırıyorum. Çoluk çocuğum aç’ deyişi gözümün önünden gitmiyor.
Neden biz bu kadar acımasızız karşımızdakine diye aklımdan geçiriyorum.
Uyarı yapılır...
Bir daha, bir daha...
Uyarı yapılmadan, karşımızdakinin hali düşünülmeden nasıl acımasız olabiliriz?
Bir  gün böyle birisine, ‘Para kazanmak kolay mı? Hadi gel, ben senin yazdığın ceza kadar bir parayı Kızılay’a yatıracağım, sen de benim yatıracağım paranın yarısını, hatta 10 TL’sini maaşının Kızılay’a bağışla’ dedim.

*- Fransız polisine bak!

Şimdi yurtdışına geleyim:
Fransız polisi, kendilerine yönelik şiddeti protesto etti.
Fransa’da çalışma şartlarına tepki gösteren polislerin izinsiz gösterilerine devam ediyor.
Paris ve Marsilya’da dün gece toplanan yüzlerce polis, çalışma şartlarını ve polislere yönelik şiddet olaylarını kınadı.
PARİS’teki Champs-Elysees meydanında önceki gece yüzlerce polisin çalışma şartlarını protesto ettiği izinsiz gösterinin ardından dün gece de kolluk güçleri başkentte yine sokaklara döküldü.
Paris’in güney banliyösü Evry’de polis araçlarıyla toplanan yaklaşık 400 polis, korna çalarak son dönemde meslektaşlarına yönelik şiddet olaylarına tepki gösterdi.
Kolluk güçleri, çalışma şartlarının düzeltilmesini istedi. Marsilya’da ise Vieux Port meydanında bir araya 60 polis gösteri yaptı.

*- Saldırıya uğramışlardı

Polis sendikaları, ülke genelinde son dönemde artan terör saldırıları yüzünden sürekli fazla mesaiye kalınmasından ve polisin kendisini koruması için yeterli fiziksel araç ve gereçten yoksun olmasından şikâyet ediyor.
Bir polis çiftin, evlerinde terör saldırısı sonucu öldürülmelerinin ardından geçen hafta Paris’te devriye gezen bir polis aracına molotofkokteyli atılması sonucu 1’i ağır 2 polisin yaralanması, polis sendikasının sert tepkisine yol açmıştı.

*- Kimse keyfi davranamaz

Şimdi yine yurda dönüyorum:
Sınav soruları çalındı’ ihbarını yapan genci usulsüz dinleyen 7 polis yargılanıyor.
BURSA’da, ÖSYM tarafından iptal edilen 2009’daki Polis Meslek Yüksekokulu Sınavı (PMYO) sorularının çalındığı iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunan gencin telefonunu, 'uyuşturucu ticareti' yaptığı gerekçesiyle usulsüz dinledikleri iddia edilen 7 polisin yargılanmasına devam edildi.
Fethullahçı Terör Örgütü-PDY kurma, yönetme, örgüte üye olma, iftira, kişiler arasındaki görüşmelerin dinlenmesi ve kayda alınması, resmi belgede sahtecilik ile görevi kötüye kullanma suçlarından 7 sanık adliyeye sevk edildi.

*-
*****
GÜNCEL

*- Özel çocuklar 12D sinemayla tanıştı

Down sendromlu, otizmli, zihinsel ve bedensel engelli 50 öğrenci 12D sinemayla tanıştı. İlgi Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi ile Volen Organizasyonun üstlendiği etkinlikte özel çocuklar çok eğlenceli anlar yaşadı.
Okul önüne gelen 12D sistemli kamyonette öğrenciler seçtikleri filmleri izlerken öğretmenleri de onları yalnız bırakmadı. İlgi Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Eğitim Koordinatörü Selvi Çalış, Sinemanın çocukların zihinsel, duygusal ve sosyal gelişiminde önemli rol oynadığını ifade etti.

*- Belediye ‘efelerini’ arıyor

Bayraklı Belediyesi, yıl boyunca düzenlenen çeşitli etkinliklerde sahne alan ve büyük beğeni toplayan halk oyunları ekiplerine yeni oyuncular kazandırmak için Mustafa Kemal Atatürk Spor Salonu’nda seçme düzenleyecek.
Bu kapsamda halk oyunları eğitmeni Hüseyin Keç yönetiminde gerçekleştirilecek seçmeler 24 Ekim Pazartesi günü Mustafa Kemal

*- Aromaterapi eğitimi yapıldı

Çevreci Eczacılar Kooperatifi (ÇEKOOP) tarafından düzenlenen 'Her Yönüyle Aromaterapi Eğitimi' büyük ilgi gördü.
Eğitmen Uzman Eczacı ve Aromaterapi Uzmanı Hülya Kayhan, aromaterapi ürünlerinin eczacılar tarafından uygulanarak bir çok hastalığın başlamadan önüne geçilebileceğini, oluşan hastalıkların ise antibiyotik kullanmadan tedavi edilebileceğini söyledi.

*-

Başbakanı Binali Yıldırım’ın İzmir’in en önemli ulaşım projesi olan ‘İzmir körfez geçiş (İZKARAY) projesini ve İzmir’in yeni ekonomik sürecini, 2017 yılı olarak işaret etmesi’ heyacanı ile birlikte, İnciraltı toprak sahipleri, Temsili İzmir Körfez geçişi İnciraltı Şantiyesini açarak, iş kıyafetleri, kazmalarla açıklama yapacak.

*- İzmir Sanat’ta...

Tiyatrohane Prodüksiyon Tiyatrosu tarafından geçtiğimiz yıl sevgililer gününde ilk gösterimi yapılan ve yoğun ilgi gören ‘Sevgili’ oyunu 22 Ekim’de yeniden tiyatroseverlerle buluşuyor.
İzmir’de faaliyet gösteren Tiyatrohane Sanat Okulu’nun profesyonel eğitmenleri tarafından kurulan ‘Tiyatrohane Prodüksiyon Tiyatrosu’nun, Prof. Dr. Hülya Nutku yönetiminde sahneye koyduğu ‘Sevgili’ Kültürpark İzmir Sanat Sahnesi’nde saat 20:00’da seyirciyle buluşacak.
Oyunun gelirinin bir kısmı Tiyatrohane bünyesinde gönüllülerce yürütülen ‘Patihane’ projesine aktarılacak...


*****
GICIK

*- Üç şeyi doğru seç: Eşini, işini, arkadaşını.
*- Tahtını yapıp bahtını yapamadığımız evlatlarımız için, sandıklar dolusu bahtları olmasını isteyin, dileyin.
*- Hollanda’daki hapishaneleri dolduracak yeteri kadar suçlu bulunmaması nedeniyle 19 hapishane kapatıldı, şimdi ise 5 tanesinin daha kapatılması planlanıyor.
*- İstediğin olmuyor diye üzülme: Ya daha iyisi olur, ya da hayırlısı budur.
*- Mecbur kalmadıkça kendimle bile muhatap olmuyorum. Kimsenin dırdırını, tribini ve kaprisini çekecek halim yok!
*- ‘Hayatı karışık hale getirmeyin!’ diyen Türkcan Tümin Hanım yazmış: Özlüyorsanız; arayın, görüşmek istiyor iseniz; davet edin, Daha anlaşılır olmak için; açıklayın, kafanıza takılan bir şey varsa; sorun, beğenmediyseniz; açık olun, hoşlandıysanız: belli edin, istiyorsanız; sorun, seviyorsanız; söyleyin!’
*- Çıkarı için susanlara yine küçük bir hatırlatma; Sizin kamaranız daha güzel olabilir ama hatırlatalım; aynı gemideyiz!’
*- Algılama organı olarak lütfen kafanızı kullanın, üstüne oturduğunuz değil.
*- İyi insan mutluluk, kötü insan tecrübe, yanlış insan ders, mükemmel insan iz bırakır.
*- Cimriler çok iyi insanlardır. Ölmelerini isteyenler için servet biriktirirler.
*- Unutma; Nankörler düne değil güne bakarlar. Onlar; her kimde menfaatleri  varsa, onun yüreğine doğru akarlar...

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0533 557 8894