• BIST 9722.09
  • Altın 2428.571
  • Dolar 32.5199
  • Euro 34.8
  • İzmir 26 °C
  • Manisa 25 °C
  • Aydın 29 °C
  • Afyon 27 °C
  • Balıkesir 26 °C
  • Bursa 24 °C
  • Çanakkale 20 °C
  • Muğla 25 °C
  • Uşak 24 °C

Patlama Sanki Dibimizde Olmuştu

Yaşar Eyice

PATLAMA SANKİ DİBİMİZDE OLMUŞTU

Yaşar EYİCE / Yeni Vizyon Gazetesi

*- Hainleri affetmeyelim

Ne diyor Dede Korkut;
‘Kahpe içerden olunca, kapı kilit tutmaz oğul!
Halk içinde bozgunluk yapan haindir oğul!’
11 Aralık 2016 Pazar Kandil idi, çoğunluğun hisleriyle aynı duayı yaptım:
‘Allah’ım, bu vatanın ekmeğini yiyip, bu vatana ihanet edenleri ve onlara destek verenleri kahreyle... Bütün aminlerimizi kabul eyle!’
10 Aralık cumartesi günü ise Beşiktaş’ta idim...
1986 yılında kurulan ve bu sene 30. kuruluş yıldönümünü kutlayan Türkiye Genç İşadamları Derneği’nin (TÜGİAD) 16. Olağan Genel Kurulunu takip ettim.
Türkiye’nin içinde bulunduğu gündemin hassasiyetinin ve sivil toplum kuruluşlarının sorumluluklarının bilincinde olan TÜGİAD üyeleri genel kurulda önemli konuları tartışarak yeni yönetimi belirleyecekti.
Wyndham Grand İstanbul Levent Hotel , Hezarfen Salonu girişindeki kayıt sırasında görevlilere, adımı yazdırdığım sırada 212 Pr’dan Tanyel’in sesini duydum;
‘İzmir’den hoş geldiniz!’
O ana kadar çok gizli tutulmasına rağmen, Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ali Yücelen, az önce, yani kongre öncesinde istifasını sunmuştu.
Çünkü ikinci kez yine TÜGİAD’ın Genel Başkan adayı idi...
Nedense son zamanlarda ismi hep önde olan Ali Yücelen’in karşısına bir başka aday çıkmıyor ve gösterilmiyor.
Zaten salonu ağzına kadar dolduranların alkış ve tezahüratından da bunu çıkarmak çok zor olmasa gerek...
Kongre akşamı da balo vardı...
‘Katılamayacağım!’ dedim...
Aklım Beşiktaş- Bursaspor maçında idi...
Gitmeyi düşünüyordum, ama kalabalıkta ezilmemek ve soğuktan vaz geçtim...
Hatta Beşiktaşlı arkadaşlarımla konuşurken, ‘dinleneceğim ve maçı evden izleyeceğim!’ dedim.
Dediğimi yaptım ve kaldığım eve döndüm, Tanyel Yılmaz’a da Pazar, en geç pazartesi günü İzmir’e döneceğimi söyledim.
Kongre izlenimlerimden önce cumartesi gecesini anlatayım:

*- Gezinti yeridir...

İstanbul’a gelenlerin en çok gezdikleri yerlerden biri ya Taksim’dir ya da Beşiktaş...
En çok gidilen merkezler ise yan yana sıralanmış;
Ortaköy, Arnavutköy ve Bebek diyebilirim.
Buradaki kafeler ya da mekanlarda mutlaka bir ünlü ve bir İzmirli ahbabınızı mutlaka bulursunuz.
Kanyon ile Özdilek’in bitişiğindeki 5 yıldızlı Wyndham Grand İstanbul Levent Hotel’den ayrıldıktan sonra, kendimi trafik akışına bıraktım ve Şişli üzerinden Taksim’e oradan aşağıya yani maçın yapılacağı eskilerin ‘İnönü’ yenilerin ‘Vodafon Arena’nın yanından Dolmabahçe’ye indim...
Sahilden,  Büyük Beşiktaş Çarşısı önünden, Çırağan Sarayı ve Arnavutköy’deki evimize ulaştım...
Maç başlamıştı...
Hemen televizyonun önüne yerleştik...
O, bu, şu derken, birden bir büyük patlama sesi ile irkildik...
Herkes birbirine ‘Ne oldu?’ derken, Etiler’e çıkan sokağımızın biraz ilerisinden sesin geldiğini düşündük...
Çünkü gürültü öyle yüksekti ki, evin içinde olmuş gibiydi...
Bu sırada Sosyal Medya’dan da çeşitli yorumlar gelmeye başladı...
İstanbul’da herkes birbirine soruyordu;
‘Ne oldu?’
‘Patlamayı duydun mu?’ diye...
Biraz sonra tv’nin saatine baktım...
21.30’u gösteriyordu...
Demek biz Beşiktaş’taki patlamayı duyduğumuzda saat 21.29 idi...

*- Genç muhabir söyleyemedi...

İstanbul’da olduğumu bilenler vardı...
Hani en ufak bir depremde yakınlarımızı arar, sağlık haberlerimizi veririz ya, ‘Arayıp sağlığım yerinde!’ dese miydim?
Kararsızken patlamayı canlı yayında duyuran genç bir spor muhabirini dinledim:
‘Biz maç sonrası aracımızın bizi gelip almasını beklerken, bizden 50 metre kadar uzakta bir araçta patama oldu. Yanında polis aracı vardı. İçinde 20 kadar polis yere serildi!’ dedi.
Stüdyodan, ‘İyi haber bekliyoruz!’ denilince, sözünü şöyle tamamladı:
‘Ama hepsi ayağa kalktı, herkes iyi...
Bir de polislerin havaya ateş attıklarını gördüm ve duydum...’
İçimize su serpmişti...
Aslında o an beyninden geçeni ağzından laf olarak çıkarmıştı...
Bizim duymak istediğimiz sözü belirtmişti...
Çünkü maçın dağılması da yaklaşık 1,5 saat kadar önce bitmişti...

*- Saati tutturmak imkânsız!

Herkes gibi yorum yapmaya başladık:
Ben, Taksim ile Stat arasındaki en fazla iki dakikalık yolu 45 dakikada aştığımı, başka günler bu sürenin bir saatin üzerine çıktığını söyledim.
Teröristlerin kalabalık ve trafiğin yoğunluğu nedeniyle istedikleri saatte, yani tam maç çıkışında bombayı patlattıkları yerde olup, yüzlerce insanımızı bu yüzden şehit edemediklerini, ancak ışıklarda durunca ve hemen yakınlarında polis aracı ile kümelenen görevlileri görünce aracı uçurduklarını savundum...
‘Allah’tan şehidimiz yok!’ dedim...
Ama yanılmışım...
Genç spor muhabiri gibi gerçeği kondurmak istememiştim...
Belki de kabullenmekte zorlanıyordum.
Zaten o anda İçişleri Bakanı da, TBMM’de yaptığı açıklamada, ‘İlk belirlemelere göre 20 polisimiz yaralı!’ demişti...
Bu sırada RTÜK yayın yasağı getirdi...
Ama nedense bu geçici yasağa uyan TV’ler yok gibiydi...
Bunu da tartışacak değilim...
Ama size bir başka İzmirlinin, genç girişimci Karcan Yayöz’ün anısını paylaşayım:
Efsane Göztepe ile Beşiktaş’ın ünlü Milli Futbolcusu Nihat Yayöz’ün oğlu Karcan Yayöz de şunları yazmış:

*- Bir acı maç anısı!

‘6-0 hezimetten sonra takımı desteklemek için maça gittim.
Her zaman aracı koyduğum yerden farklı bir yere aracı park ettim.
Maçka parkında stada doğru ilerlerken otobüslerle gelmiş bir çok polisin arasından geçtim.
Aralarından geçerken, içimden dedim ki; ‘Genç polisler, akşam işleri zor,  iki tane neredeyse düşman olmuş taraftar arasında kimse kalmak istemez.’
Bir ara, yerde yatan, başına darbe almış bir taraftara sağlık ekipleri müdahale ederken, ‘Yazık, inşallah daha kötüsü olmaz!’ diyordum.
Maç öncesi Beşiktaş mağazasına girdim, baktım ‘neler var?’ diye..
Nostalji formaların arasında babamın (Nihat Yayöz) resmini gördüm gururlandım.
Mağaza elemanları harıl harıl çalışıyordu.
Çıktım ve maçı seyredeceğim alana geçtim, arkadaşım trafikte kalmış maçın başlaması ile gelebilmişti.
Tüm taraftalar yerlerine almış yine güzel bir atmosfer vardı.
İki takım arasındaki maç öncesi atışmalar, oynanırken devam ediyordu. Maç bitmiş keyifler yerindeydi, bir taraf üzgün bir taraf mutlu idi. ‘Taraftarın dağılmasını beklemeyelim!’ dedik.
Bizde o kalabalığa karıştık ve eve doğru yola koyulduk.
Eve geldiğimde haberler gelmeye ve telefonum çalmaya başladı.
Keyif kalmamıştı artık.
Genç, gözleri parlayan polisler  ‘iki taraf birbirine girmesin’ diye görevde iken, mağaza ve stad çalışanları bir sürü taraftara hizmet etmeye çalışırken, taraftar evine dönerken ya yaralandı ya da şehit oldu...
Hayatımda bir sürü maça gittim, seyrettim.
Büyük hezimetlere, farklı galibiyetlere şahit oldum.
Ama hayatımın en acı skorlu en büyük hezimetine dün şahit oldum.
Şehitlerimize rahmet diliyor, Türk milletine sabırlar diliyorum.’

*-  Birileri sabrımızı ölçüyor

Uykusuz bir gece geçirdim...
Evin penceresinden sabah Boğazı baygın gözlerle izlerken tam karşımda (Anadolu Yakasında) dev Türk Bayrağın gözüm ilişti...
Yarıya indiriyorlardı...
Çünkü Milli Yas vardı...
Bu arada;  Mısır’ın başkenti Kahire’de bir katedralde meydana gelen patlamada da ilk belirlemeleri göre 22 kişinin öldüğünü, 30’dan fazla kişinin yaralandığını öğrendim...
Ne oluyor?
Birileri her yerde çomak sokuyor arı kovanına...
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de aynı zamanda, İstanbul’daki terör saldırısı nedeniyle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip  Erdoğan’a taziye mesajı göndermişti.
Şehitlerimize ağlarken, mesajları da okumaya çalışıyordum.
Ülke olarak biz bu oyunu mutlaka bozmalıyız.
Bu satırları yazarken, şehit sayımız 38’e yükselmişti.
Yaralı sayısı ise 155 idi...
Ve İstanbul'da düzenlenen terör saldırısında şehit olan polisler için İstanbul Emniyeti Vatan Yerleşkesi'nde tören düzenlenmiş, törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Bakanlar ve yöneticiler katılıyordu.
Bu arada şunu da belirteyim:
AB Yetkilileri İstanbul’daki saldırıya ‘Terör’ diyemediler, demediler.
Şunu hiç kimse unutmasın, bu insanlık dışı cinayetleri işleyenler er geç hak ettikleri cezaya çarptırılacaklar.
Aramızdaki hain ve işbirlikçilerin iplikleri de pazara çıkarılacaktır.

***-
GÜNCEL


Yeniden kurtuluş mücadelesi

Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İstanbul’da düzenlenen terör saldırısına ilişkin mesaj yayınladı. Yorgancılar mesajında ülkemizin çok boyutlu ve çok taraflı bir saldırı altında olduğunu belirterek, gelinen noktada adeta yeniden bir kurtuluş mücadelesi verildiğine dikkat çekti.

*- Acımız büyük, içimiz kan ağlıyor

İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan,  ‘En temel insan hakkı olan yaşam hakkının ihlal edildiği, onlarca yurttaşımızın katledildiği saldırı trajik bir şekilde Dünya İnsan Hakları Günü gerçekleştirilmiştir. Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla yapmış olduğumuz açıklamada ‘insanın, insanca yaşama idealinin ne yazık ki hâlâ çok uzağındayız’ demiş ve sözlerimizi ‘savaşsız ve sömürüsüz’ bir dünya dileğiyle bitirmiştik.
Ne yazık ki bu açıklamamızın mürekkebi kurumadan hain ellerin patlattığı bombalar hala böyle bir dünyadan ne kadar uzakta olduğumuzu göstermiştir.’ dedi.

*- ‘Türkiye'yi yıkamazsınız’

Akhisar Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Alper Alhat, İstanbul'daki terör saldırısının tüm insanlığı hedef aldığını belirterek, ‘Bu hainlerin tek bir amacı var o da tüm insanlığı katletmek. Onların kutsalı, değerleri, kalpleri yok. Terörden, kandan ve kargaşadan medet uman hainler emellerine ulaşamayacaklarını çok iyi biliyor. Buna karşı biz de millet olarak daha çok kenetleneceğiz. Türkiye'yi asla yıkamayacaksınız’ dedi.


***-
GICIK

*-  Yunus- Özlem Bayındır, ‘Biz iyiyiz, bize bir şey olmadı merak etmeyin, demekten de utanıyor insan. Biz iyi değiliz. Bize yine çok şey oldu, çok üzgünüz’ diyor.
*- Kadir Gümüloğlu yazmış, ‘Sen bir şeyler verdikçe dost görünün çok olur. Bir de sen iste gör, hepsi birden yok olur.’
*- Sezgin Can paylaşmış, ‘Düşünmek zor bir sanattır. Bu sebeple çoğunluk sürüyü takip eder.’
*- Şemsi Demircioğu, ‘Benim tek beklediğim, artık bombalar patlamasın, çocuklar, kadınlar, polisler, askerler, evlatlar ölmesin. Terörü lanetliyorum.’ diyor.
*- Ahmet Cun belirtmiş, ‘Vücudumuzdaki hücreler zihnimizden geçen her şeye tepki verir. Olumsuz düşünceler bağışıklık sistemimizi çökertir.’
*- Turgut Uluhan yazmış, ‘Çorlu’da kalp krizi geçiren bir gencin karşısındaki kafede bulunanlar kahve içmeye devam etmiş, istifini bozmamış! Kültürümüzde nedense hep boş vermek var. Kol kırılır yen içinde kalır var ya o yüzden aydınlanmaktan çok artık aydınlatmaya ihtiyacımız var. Bilgimiz yeterli artık cehaletle savaşalım!’
*- Kadir Gümüloğlu söylüyor, ‘Kocadan görme değil, babadan görme olacaksın. Sonradan gördüysen sıkıntı büyük. ‘Ne oldum!’ delisi olur çıkarsın!’
*- Hayatınız boyunca yanınızda olacak tek kişi sizsiniz. Kendinizi de insanları da sevin.
*- Unutmayalım; niyeti kötü olanın attığı ok kendine döner...
*- Sabah yine acıyla uyandık,  38 şehidimiz var. Rabbim onlara rahmet etsin, yaralı olanlara şifa versin. Gönderdeki bayrağımızı yarıya indirirken,  Beşiktaş Stadını ise Bayraklarla donattık... Bunları ve hainleri kesinlikle unutmayacağız... İçimizdeki hainleri ve işbirlikçilerini,  esnafa ‘Bayrak sakın asma, yoksa bombalarlar!’ diyen bölücüleri de...

 

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0533 557 8894