• BIST 9089.86
  • Altın 2324.204
  • Dolar 32.3601
  • Euro 34.9277
  • İzmir 17 °C
  • Manisa 16 °C
  • Aydın 18 °C
  • Afyon 15 °C
  • Balıkesir 13 °C
  • Bursa 17 °C
  • Çanakkale 18 °C
  • Muğla 16 °C
  • Uşak 15 °C

Dost Canlısıydılar

Yaşar Eyice

DOST CANLISIYDILAR

Yasar EYİCE/ Yeni Vizyon Gazetesi

İşleri keyfimizi kaçırmak

İzmir Büyükşehir’den gelen daha doğrusu gazetelere, medya kuruluşlarına yapılan mesajlar mutluluk verici.
İzmirli olarak keyif alıyor ve gurur duyuyoruz.
Her ne kadar bütün önemli işler başarılar, devletin katkısı olmadan kendi öz kaynaklarımızla yapıldıysa da sevincimiz katlanıyor.
Çok yıllar önce iki önemli kentimizde sanayicilerle, yatırımcılarla, girişimcilerle söyleşiler yapmıştım.
Bu iki önemli ilimiz Balıkesir ve Denizli idi...
Hatta tüm ulusal basınımız da bu konularda bizden sonra çalışmalar yapmış, ‘Anadolu aslanları’, ‘Anadolu kaplanları' gibi başlıklarla atılımları desteklemişlerdi.
Onların amaçları başka idi....
Nasıl bugün ‘Kimin borusun öttüreceklerine!’ para ve güç karar verdiriyorsa o günlerde de öyle idi...
Ve bugün gibi hatırlıyorum, konuşmaları:
‘Biz devletten bir şey beklemiyoruz!’ diyorlardı.
Ne bankalarla iş yapıyor, ne de bir başkasından beklentileri yoktu.
Sadece ve sadece ’70 cente muhtaç olduğumuz!’ günlerde, ihracat için büyük uğraş veriyorlardı.
Yine anımsıyorum; Uşaklı bir girişimci Afrika’da, yerli halka battaniye yetiştiremeyince, dokuma atölyesi kurmuşlardı, Ekvator’a...
Bunların hepsi belge olarak gazete arşivlerinde duruyor.
Ve nasıl şimdi şehitlerimizin yakınları, ‘Devletimize feda olsun!’ diyorlarsa, o zaman tüm Egeli işadamlarımız ve sanayicilerimiz de ‘Her şey devletimiz, insanımız!’ diyerek, çalışmalarına bir saniye bile ara vermeden çalışıyorlardı.
Ve şu an aklıma geldi...
Denizli’nin, Balıkesir’in,Uşak’ın belediye başkanları CHP’li idiler...
Dost canlısı idiler...
Balıkesirli Ziya Tan’ı anımsadım.
Ondan önceki Başkan Kaya Sağlıkçı’yı...
Daha nicelerini...
O güzel günler kitap olacak, elden ele, nesilden nesile geçecek gibiydi....
Herkes ama herkes yalana dolana sapmadan, ‘Her şey Türkiye için!’ diyordu...
Devletin, yani senin benim paramla, vergilerimle yapılanları, kendi çıkarları menfaatleri için kullanmıyorlardı.
Birlik ve beraberlik ruhu vardı...
Ne zaman ki, Köroğlu’nun ‘Silah çıktı, mertlik bozuldu!’ dediği gibi her şey para oldu, menfaat öne çıktı, işler bozuldu...

*- Yardım istememenin nedeni!

Geçenlerde yazmıştım:
İstanbul Mecidiyeköy’de, bilgisayarıma tamirci ararken, bir küçük marangoz atölyesine girdim.
Adamın kalfası da çırağı da yoktu.
Belki de bir yerde çalışıyorlardı.
Usta iki parçayı tutturmaya çalışıyor, ama bir dakikalık işi yapamıyordu.
‘Ben size bir şey danışacaktım ama önce yardım edeyim!’ dedim.
Yardımım tahta parçalarını birkaç saniye bitişik tutmaktı.
‘Olmaz!’ dedi.
Şaşırdım ve nedenini sordum:
Yanıt çok acı idi:
‘Sonra benden para istersin!’
Şaşırdım kaldım.
İzmirli olduğumu ve İzmir’de, Ege’de dayanışmanın önemini dile getirdim.
Şimdi mahalle haline getirilen köylerdeki, kırsaldaki ‘imece’den de habersizdi herhalde...
Baksanıza ders kitapları bile her sene değiştiriliyor.
Hatta iddialara ve son zamanlardaki tartışmalara bakılırsa sahalardan, stadyumlardan olduğu gibi kitaplardan bile Atatürk adı kaldırılmaya çalışılıyormuş...
Allah’tan ‘Yok böyle bir şey!’ dediler de içimize biraz su serpildildi.
Ama tarihte, daha doğrusu yaşantımızda hep karşılaşmıyor muyuz verilen sözlerin bir saniyede unutulduğunu, tanıklara rağmen inkar edildiğini...

*- Rayına oturdu ama!...

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden iki gün önce yapılan açıklamada; ‘İzmir'de işler ‘rayında’, deniliyordu...
Bir başka başlık ise şöyleydi:
İzmir Metrosu’nda gurur günü!
Tabii bu gurur, hepimizin...
Çünkü; Tramvay, banliyö ve metro yatırımlarıyla raylı sistemde ‘3 koldan’ atağa kalkan İzmir Büyükşehir Belediyesi, 95 yeni metro vagonuyla filosunu güçlendiriyor.
Yaklaşık 320 milyon liraya mal olan modern metro araçlarının 55 adedi, Başkan Aziz Kocaoğlu'nun da katılacağı törenle (Cumartesi) teslim alındı.

*-  İzmir’in kendi kaynakları ile

Raylı sistemler alanında kent tarihinin en büyük yatırım atağını başlatan İzmir Büyükşehir Belediyesi, mevcut sistemleri de yeni araçlarla güçlendiriyor.
İzmir Metrosu'nun araç filosunu geliştirmek amacıyla 95 yeni metro aracı için ihaleye çıkan Büyükşehir Belediyesi; yaklaşık 320 milyon TL'ye (79 milyon 800 bin Euro) mal olan bir alım gerçekleştirdi.
Çin’in CRRC Tanghsan firmasında üretilen 15 vagonlu 3 tren seti, 2016 içinde İzmir'e getirilerek sefere konuldu.

*- Beğeni toplamayacak gibi değil

Yine söylediklerine göre; yeni trenler, şık tasarımı, konforlu içyapısı ile kısa sürede İzmirlilerin beğenisi kazandı.
Yapımı devam eden vagonlardan son olarak 40 tanesi daha İzmir’e ulaştı ve Halkapınar’daki tren hatlarına inmeye başladı.
Sayısı 55'e ulaşan yeni metro araçlarının teslim alınması nedeniyle (Cumartesi) İzmir Metrosu'nun Halkapınar'daki merkezinde Başkan Aziz Kocaoğlu'nun da katılacağı bir tören düzenlendi.

*- Biz yazıyoruz, bizler okuyoruz!

Bunlar gerçek...
Ama madalyonun bir başka yüzü daha var.
Sıkıntı burada başlıyor.
Anlatayım:
Sabahın erken saatinde her zaman olduğu gibi kalktım.
Geç yatıp, erken kalkanlardanım...
Nedeni ise memleketin halini fazla düşünmekten olmalı, ya da ilerleyen yaştan...
Kaç yıldır, ‘Körlerle sağırlar birbirini ağırlar!’ düşüncesinden vaz geçilmediğini gördüğüm için davetlere, yemeklere gitmiyorum.
Biliyorum ki, birçok kişi ya tıkınmaya, ya da kendilerini pazarlamaya  geliyor.
Birilerinin gözüne girmeye bir masa, bir sandelye kapmaya geliyor.
Bunları bilmeyen, görmeyen yok!
Neyse lafı fazla uzatmayayım:
Günlük çalışmalarımı hızla tamamladıktan sonra, gazetecilerin de davetli olduğu töreni izlemek istedim.
Bornova’dan metroya bindim, Halkapınar’da indim...
Biliyorsunuz Halkapınar’dan besleme dedikleri otobüsler de kalkıyor, oraya da üç köşesine bir pano koydurtamadık.
Çünkü vatandaş geniş alanda hangi duraktan kaç numaralı otobüsün gideceğini bilmediği için bir o yana bir bu yana koşuşturup duruyor.
Yetkililer masalarından kalkmadıkları için halkın sorunun ve çilesini bilemez.
Bir küçük çalışma ile sıkıntının gidereceğini de bilmez, anlamaz...

*- Belki de hastalıktan korudu!

Yıllar önce Metro Genel Müdürlüğüne, yani törenin yapılacağı yere, bir ziyaret için bu aradan güvenlikçilere danışarak geçmiştim,
Aynı yöntemi kullanmak istediğim için, davetli olduğum alana girmek için burayı kullanmak istedim.
‘Yasak!’ dediler, güvenlik gerekçesi ile...
Üzerimi arayın, ya da birini yanıma verin, bu yaşta bu soğuk havada beni bu kadar yol dolaştıracağınıza, 100 metreden istifade etmek istediğim belirttim.
Bu arada durumu telsiz ile ya da telefonla yetkililere iletmemi istedim:
Bu arada telsiz konuşmalarını da duyuyordum...
İsmimi vermeme rağmen, karşıdan şu yanıt geldi:
‘Protokol ise gelebilir!’
Başka birisi ise dolaşsın...
Yani iki üç kilometre yürüsün!
Hiç sevmediğim ve söylemediğim halde, ‘gazeteciyim!’ demek zorunda kaldım ve kimliğimi gösterdim...
Karşı taraf, yani Metronun yetkilileri ya da Büyükşehir’in adamları, ‘Sadece protokol!’ diyorlardı....
Protokol dedikleri kim?
Vali olmadığına göre, belediye başkanları...
Onların altında da son model, lüks şoförlü, korumalı makam araçları var...
Herhalde 100 metre bile yürümezler...
Kapının önüne değil, neredeyse oturacakları koltuğa kadar bie araçarıyla geliyor....
Ya da protokol dedikleri CHP’li yöneticiler!
Başkaları aklıma gelmiyor...
Belki hatırlayan olur;
Bir süre önce ayağıma üşenmemiş Büyükşehir’e gitmiş, ‘İzmir’in kurtuluş günü resepsiyonuna kimlerin özel davetli olduğunu’ sormuş, özel davetiye gönderilen gazeteci kimliğinde olanlar ile protokol listesi istemiştim.
Vermediler...
Topu birbirlerine attılar....
Köklü İzmirli olduğum için gururuma yedirememiştim...
Tüm istasyonlardan tören için getirilen kibar güvenlik görevlilerine teşekkür ederek, ‘Bu soğukta töreni izlemem, zaten yürüyecek halim de yok!’ diyerek, gelen ilk metro aracına binerek Halkapınar’dan ayrıldım.

*- Nereden nereye?

Bu sırada bir telefon aldım...
Arayan kendini tanıttı.
Adnan Yüksel beni önermiş.
Rusya ve Moskova ile ilgili bir belgesel hazırlıyorlarmış, benimle bu konuda görüşmek istediklerini belirtti.
Moskova metrosundan birkaç kez söz etmiştim.
30 saniyede bir geldiğini her gün milyonlarca kişiyi taşıdıklarını, her istasyonun sanat eseri olduğunu anlatmıştım.
İstanbul’dan aradıklarını belirttikleri için haftaya İstanbul’da olacağımı belirttim.
Onlar ise haftaya Moskova’da olacaklarını ve kimlerle görüşebileceklerine dair isim istediler.
Şu an hiç tanıdığımın ve tavsiye edeceğim kimsenin olmadığını belirttim.
Daha sonra söyleşilerimi kullanmak için istediler....
‘Yaptığınız haber ve yazdığınız makaleleri belgeselde kullanmak isteriz’ diye telefon mesajı geldi.
Ben de, ‘arşiv tutmadığımı’ belirterek konuyu kapattım.
Zaten bir süre önce İzmir Metrosu yöneticilerinden ağzımın payını almıştım.

*- İşimizi düzgün yapmalıyız

Aslında belediye yetkililerine iki çift sözüm de olacaktı..
Birincisi; ‘Sevgililer günü’ nedeniyle birçok yere olduğu gibi Bornova Metrosunun önüne de bir güzel pano koymuşlar...
Herkes hatıra fotoğrafı gibi ya selfi yapıyor, ya da önünde, daa doğrusu arkasında durarak başını çıkarıp görüntü aldırıyor.
Bunu izlerken bir araç geldi, içinden bir görevli çıktı, elinde fotoğraf makinası ile yandan resmini çekti.
Yani görevini yapıyordu,
Herhalde hak edişle ilgili olmalı...
Bu arada ben de alıcı gözüyle bakmak ihtiyacını duydum.
Birincisi, tabana basan alanda kaynak izleri ve kömür karası vardı,
Yani tam anlamıyla ya da güzelce boyanmamış...
İkincisi iki ana kısım birbirine iyice tutturulmamış.
Yani rüzgarda açılır ve dağılır...
Görevli boyayı değil ama yapıştırılmayan, tutturulmayan kısmı fark etti. Eliyle dokundu sonrada boş verip gitti.
Sinek çok küçük ama mide bulandırıyor.
Bir iş ya tam yapılır, ya da yapılmaz...
Parasını ödediğin bir işin eksik olmasını  ister misiniz?
Ya da belediye atölyelirende yapılıyorsa, nasıl dikkatten kaçar?
Malzeme mi yok, tasarruf mu ediliyor?

*- Demek ki oluyormuş!

Yine söylemeden edemeyeceğim:
Vali de geçiyor, belediye başkanları da, emniyet müdürü de, yetkililer deyip durdum...
Sabancı Kültür Merkezi’nin Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’na bakan yönünden...
Kaza olmadan buraya elektrikli sinyalizasyon kurulması şart, demiştim.
Sayısız yazdım...
Şimdi orası tramvay çalışmaları nedeniyle kapatıldı ama sinyalizasyon kondu.
Bu ne biçim düşünce...
Bakın orada Best Western oteli var.
Gidin sahip ve yöneticileri ile konuşun; bugünü kadar kaç kaza oldu ve kaç kişi mahkemede delil olarak kullanmak için onlardan kamera görüntülerini istedi.
Söyleyecek laf bulamıyorum!

**-
GÜNCEL

Afacan Mete zamanda yolculuk yapıyor

Macera türünde çocuk romancılığına yeni bir soluk geldi.
Spiker Burak Cilasun’un kaleme aldığı ‘Afacan Mete Zamanın İçinde’ çocuklara Türk tarihini bir bütün olarak sevdirmeyi hedefliyor.
Resimli oluşuyla da dikkat çeken kitabın kahramanı ‘Afacan Mete’ amcasının çiftliğinde başladığı macerayı tarihin 4 farklı döneminde sürdürürken Türk kültür ve tarihini de yaşayarak öğreniyor.
Afacan Mete, Dede Korkut ile dahi tanıştığı macerasında kültürel değerleri adeta oya gibi işliyor.

*- Demokrat Parti, İzmir’den ‘hayır’ diyecek

12 Şubat Pazar günü Saat 10:00'da Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın da katılacağı geniş bir toplantı ile yapılan çalışmaların detayları ve değişikliğin ülke açısından riskleri anlatıldı.
Demokrat Parti (DP) Genel Merkezi, Anayasa değişikliğine karşı tavrını netleştirdi.
Yapılacak olan referandumda ‘HAYIR’ oyu kullanacağını açıklayan Demokrat parti, bu kapsamda yapacağı çalışmalara ise İzmir’den başlayacak.

*- ‘İçimizden Gelen Renkler‘

Ressam Evşen Algı Çelik’in 3. kişisel sergisi olan ‚İçimizden gelen renkler’, Galeri A’da İzmirli sanatseverlerle buluştu.
Daha önce açtığı sergilerle sanat çevrelerinin takdirini toplayan Ressam Evşen Algı Çelik, 3. kişisel sergisi olan ‘İçimizden gelen renkler’i, Galeri A’da İzmirli sanatseverlerle buluşturdu.
‘Karadeniz’, ‘Kediler’ ve ‘Kadınlar’ temalarıyla, kağıt üzerine karışık teknikle oluşturulan sergideki eserlerde, grafik tarzın etkileri öne çıkıyor.

*- ‘Aşk Dersleri’ yoğun ilgi gördü

Tiyatro Sanatçısı Füsun Demirel’in hem yönettiği hem de oyuncu olarak sahneye çıktığı ‘Aşk Dersleri’ Konak Belediyesi’nin ev sahipliğinde sanatseverlerle buluştu.
Konak Belediyesi Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’nde sahneleyen oyuna İzmirliler yoğun ilgi gösterdi.
 Füsun Demirel’in aynı zamanda çevirmenliğini de yaptığı, Nobel ödüllü İtalyan yazar Dario Fo ve eşi Franco Rame’nin birlikte kaleme aldığı ‘Seks? Evet, Hayır Demem!’ başlıklı oyundan uyarladığı, kendi çocukluk, ergenlik ve gençlik dönemi anılarından yola çıkarak kişisel tecrübelerini seyirciyle paylaştığı oyun büyük beğeni topladı.

*- Bayraklı’da şantiye binasının temeli atıldı

Bayraklı Belediyesi, Doğançay Mahallesi’nde 4 kattan oluşacak şantiye binasının temelini attı. Kısa sürede tamamlanması planlanan şantiye binasında inşaat, marangoz, elektrik ve demir ile araç bakım atölyeleri yer alacak.

***-
GICIK

*- Belki de hayatı tekrar sorgulamak gerek! İyi düşün; sadece işe gitmek, fatura ödemek, internet- tv izlemek ve ölmek için doğmuş olamazsın.
*- Cesurun bakışı, korkağın kılıcından keskindir.
*- Erol Akıncılar söylüyor; ‘Korkacaksın; Melek yüzlü şeytanlardan, cebi dolu gözü aç insanlardan, parayla itibar, şeref arayanlardan, yüzüne gülen arkadan koyunu kazananlardan, sürekli kendine yontanlardan, bir yere gelmek için seni merdiven niyetine kullananlardan, hava atanlardan, boş konuşanlardan, ağzı laf yapanlardan...’
*- Fedakâr olan gönülden sevendir, yürekli olan kendini bilendir. Umutlu olan yaşamayı sevendir. Unutmayın dost bir ömre bedeldir.
*- Ne diyelim; ‘Allah önce garibanın karnını, sonra da sonradan görme zenginin gözünü doyursun!’
*- Bir kadının en hassas olduğu 3 şey vardır; Gururu, namusu ve yüreği! Sakın gururunu incitmeyin, namusuna laf etmeyin ve sevgisini kazansaydınız eğer o yürekten hiç gitmeyin...
*- Verdiğin değerin kıymetini anlamayan o değeri, bıçak gibi kestiğinde anlar...
*- Bazen ne yaparsan yap yaranamıyorsun ve yaranamadıkça yaralanıyorsun...
*- PÜF NOKTASI: Bir tatlı kaşığı bala; toz zencefili karıştırarak, macun yapıp yiyin. Boğazınız ve öksürüğe iyi geleceğini göreceksiniz.
*- GÜNLÜK BURÇ: Hassas tepkilerde bulunabilirsiniz bu nedenle söylediklerinize dikkat edin. Başkalarının size yardım tekliflerini geri çevirmeyin ve sunulan yardım kabul edin. Bu arada; mesleki konulardaki kazancınız veya çalıştığınız ortamdaki insanlarla olan ilişkileriniz hakkında düşünmelisiniz.

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0533 557 8894