• BIST 9548.09
  • Altın 2503.624
  • Dolar 32.4874
  • Euro 34.52
  • İzmir 23 °C
  • Manisa 24 °C
  • Aydın 24 °C
  • Afyon 21 °C
  • Balıkesir 22 °C
  • Bursa 25 °C
  • Çanakkale 22 °C
  • Muğla 17 °C
  • Uşak 20 °C

Doç. Dr. Kocatürk’ten Glokom Bilgilendirmesi

Doç. Dr. Kocatürk’ten Glokom Bilgilendirmesi
Adnan Menderes Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.

Adnan Menderes Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tolga Kocatürk, Glokom (Göz Tansiyonu, Karasu Hastalığı) rahatsızlığı hakkında bilgiler verdi.

Doç. Dr. Tolga Kocatürk, erken teşhis koyulmasının hasarın önlenmesi açısından çok önemli olduğunu vurgulayarak, glokom hakkında tüm merak edilen soruları yanıtladı. Kocatürk; "Göz içi basıncı günümüzde, sadece bir risk faktörü olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle tek başına ölçülen göz tansiyonu değeri ile glokom tanısı koymak yanıltıcı olabilir. Genellikle yavaş seyir göstermesi nedeniyle hasta oluşan görme kaybını farkedemez, tanısı ancak detaylı bir göz muayenesi ile konabilir. Erken tanı için dikkatli bir göz muayenesi şarttır. Günümüzde göz tansiyonunun erken tanı ve takibinde, görme sinirinde hasar oluşup oluşmadığının belirlenmesinde ileri teknoloji ürünü cihazlar kullanılmaktadır, bu cihazlardan elde edilen verilerin glokom konusunda uzman hekimlerce yorumlanması tanı, tedavi ve takip süreçleri açısından oldukça önemlidir. Glokom, herkeste olabilir ve hiçbir şikayeti olmayan bir kişide de glokom saptanabilir. Göz içi basıncı normalden yüksek olan kişilerde glokom gelişme riski daha yüksektir. 35-40 yaşın üzerindeki kişilerde, ailesinde glokom olan kişilerde (genetik yatkınlık), şeker hastalığı, şiddetli kansızlık veya şoklar, yüksek-düşük sistemik kan basıncı (vücut tansiyonu), yüksek miyopi, yüksek hipermetropi, migren, uzun süreli kortizon tedavisi, göz tümörleri, üveit, ciddi göz yaralanmaları gibi durumlarda glokom riski artmaktadır. Bazı göz ameliyatları sonrası yine göz tansiyonu yükselmesi görülebilmektedir. Risk faktörlerine sahip kişilerde glokomun ortaya çıkma olasılığı normalden daha yüksektir. Glokomun erken tespiti ve görme sinirindeki hasarın önlenmesi amacıyla, bu kişilerin düzenli olarak göz muayenesi yaptırmaları önerilmektedir" dedi.

Glokomun Belirtileri nelerdir?

Clokam rahatsızlığının beliritlerine değinen Kocatürk, "Glokom genellikle erken dönemde herhangi bir belirti vermez. Bu nedenle özellikle açık açılı glokom tiplerinde kişinin herhangi bir şikayeti olmayabilir. Glokomun türüne ve şiddetine göre belirtiler farklılık gösterebilir. Sabahları belirginleşen baş ağrılar, zaman zaman bulanık görme, geceleri ışıkların etrafında ışıklı halkalar görülmesi glokom olabileceğini düşündüren belirtiler olarak sayılabilir. Akut glokom krizi gibi göz tansiyonunun çok yükseldiği durumlarda görme bulanıklığı, bulantı, kusma, gözde kızarıklık ve şiddetli ağrı gibi belirtiler de görülebilir. Geç dönemde tanı koyulduğunda görme sinirinin zarar görmesi nedeniyle oluşmuş olan görme alanı hasarlarının düzeltilmesi mümkün değildir, görme sinirindeki ölü hücrelerin onarılması mümkün olamamaktadır. Glokom nedeniyle oluşmuş olan görme kayıpları kalıcıdır; iyileşme şansı yoktur. Bu nedenle, görme kaybı oluşmadan önce veya görme kaybı en az seviyedeyken erken tanı koyulup tedaviye başlanması, hastalığın ilerlemesinin önlenmesi açısından çok önemlidir. Erken tanı koyulduktan sonra tedavisi başlanarak düzenli takibi yapılan hastalarda, görme alanında yeni kayıpların oluşması önlenebilir ve/veya hasar oluşma hızı en düşük seviyede tutulabilir. Hastanın yaşam süresince kendine yetebilecek düzeyde bir görme seviyesi olması amaçlanır" dedi.

Glokomun Tedavisi Nasıl Yapılır?

Hastalığın tedavisi hakkında bilgiler veren Kocatürk, şu uyarılarda bulundu: "Glokomun tedavisinde tanının erken koyulması kadar tipinin saptanması da önemlidir. Kişinin yaşına, yaşam tarzına, tedaviye uyumuna, optik sinir ve retinasının durumuna göre tedavi seçenekleri ve öncelikleri değişmektedir. Tedavinin kişiye özel planlanması gerekmektedir. Günümüzde uygulanan tedavide amaç, temel olarak göz tansiyonunu hasta için uygun değerlere düşürülmesi ve göz sinirindeki hasarın önlenmesine yöneliktir. Her gün belirli aralıklarla damlatılan ve ömür boyu kullanılan göz damlalarıyla göz tansiyonunun düşürülmesi ve görme sinirinin korunması mümkün olabilmektedir. Amaçlanan basınç değerine ulaşılamazsa, ikinci veya üçüncü damlalar eklenir. Glokom tedavisinde kullanılan çeşitli Laser sistemleri bulunmaktadır; glokom türüne göre, farklı kullanım alanları bulunmaktadır. Laser, bazı hastalarda öncelikli tercih edilen bir yöntem olurken, bazı hastalarda ise tedavi sürecine herhangi bir katkısı olmayabilir. Hastanın tolere edebildiği maksimum ilaç tedavisine rağmen göz tansiyonu düşmüyor ve glokom ilerliyorsa, bazı hastalarda cerrahi yöntemlere başvurmak gerekmektedir"

Doç. Dr. Kocatürk’ten Glokom Bilgilendirmesi

Kaynak: Haber Kaynağı
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0533 557 8894