• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İzmir 17 °C
  • Manisa 18 °C
  • Aydın 15 °C
  • Afyon 11 °C
  • Balıkesir 11 °C
  • Bursa 15 °C
  • Çanakkale 13 °C
  • Muğla 11 °C
  • Uşak 10 °C

Bize Diyojen Lazım

Yaşar Eyice

BİZE DİYOJEN LAZIM

Yaşar EYİCE / Yeni Vizyon Gazetesi

*- Etme bulma dünyası!

Dualarımdan biri de şöyledir:
‘Allah kimseyi işsiz bırakmasın!’
Hele bu zamanda...
Binlerce insanımız iş bulup evine bir lokma ekmek götürme derdinde iken...
Bu düşünceme rağmen, İsmet diye birinin önemli sayılan bir ulusal gazeteden çıkarılmasını ‘meslek adına’ olumlu buldum.
Düşünebiliyor musunuz bu kişi, Kabataş’ta başörtülü bir kadının, Gezi direnişçilerinin taciz ve saldırısına maruz kaldığı iddiasının gündeme getirildiği günlerde, ‘Çok ama çok acı bir öykü. Maalesef gerçek. MOBESE görüntüleri dahil pek çok şey var, savunulur tarafı olmayan bir olay’ diyebiliyor.
Bu adam, bazılarına, yani AKP’lilere hoş görünmek, bir şeyler kapmak adına, vijdanı hiç sızlamadan, Haziran Direnişi sırasında AKP'liler tarafından ortaya atılan ‘Kabataş’ iddiasına destek verip, olmayan görüntüleri izlediğini ileri sürmüştü.

*- Yalanın kuyruklusu

Bir anımsatma yapayım:
Gezi Eylemleri sırasında Z. D. isimli bir kadın, Star yazarı Elif Çakır’a konuşmuş, Kabataş’ta bebeği ile birlikte beklerken aralarında deri eldivenlilerin de olduğu bir grup erkek tarafından taciz edildiğini iddia etmişti.
Konuyla ilgili Twitter’dan yazan İsmet Efendi ise, ‘Çok ama çok acı bir öykü. Maalesef gerçek!’ yazmış, bir takipçisinin ‘Görüntüleri izlediniz mi?’ sorusuna ise ‘Evet!’ cevabını vermişti.

*-  Güveni sarsması bir yana

Taciz iddiasının yalan olduğunun görüntülerle ortaya çıkmasının ardından İsmet Efendi’ye ve konuyla ilgili benzer tutum alan diğer gazetecilere tepki büyüdü.
En son dün gazetenin ‘Okur Temsilcisi’ İsmet’e hitaben yazdığını köşe yazısında, hatasını kabullenip özür dilemesini istemişti.
Mesleğin, yani gazeteciliğin yüz karası, bunun üzerine ‘Lafı dolandırmadan söyleyeyim: Birçok kişinin güvenini sarstığım ve onları hayal kırıklığına uğrattığım için çok üzgünüm.

*- Feryat figan ağlamak yetiyor mu?

Bu satırları okuyanlar da lafı dolandırmadan anlasınlar; ‘Aslında şunu diyor’, ‘Yok canım böyle demek istiyor’, ‘Öyle değil böyle’  falan yok.
‘Üzgünüm. Ve özür diliyorum.’ demişti.
Ama bu yalan haber hala bazıları tarafından pişirilerek önümüze servis ediliyor.
Şunu da yazayım:
Olmayan olayı yazarı, Elif Çakır'ın avukatı şöyle konuştu:
‘Kabataş saldırısı' yalan çıkınca beni arayıp feryat figan ağladı.
Şimdi ben nasıl mutlu olmayayım, bir sahtekârın kovulmasından keyif almayayım...
Yaptığı, yazdıkları milleti birbirine düşman etme amacını taşımıyor mu?
Yalnız kovulmakla kalmamalı, bunun hesabını da mahkemelerde vermelidir.
Devletin önemli isimlerini de yanıltmak, hatta bazı vatandaşların bu konuda yanlış düşünmelerine neden olduğu için af dilemek, özür dilemek yeterli değil.
Kovulması da onun kurtuluşu olamaz.

*- Araştırınca öğrendim

Peki vatandaş ne diyor, bu adam için?

 

*- Aslında hafifletilmiş açıklama

Aynı gün...
Yani bu adamın kovulduğunu öğrendiğim gün, Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi de bir önemli olayı duyurmuştu...
Nedense çalıştıkları gazeteler ya de firmalar bile duymazdan gelmezden gelmişti bu işe:
Söyledikleri özete şuydu:
‘Mesleğimizin gereklerinden basın toplantısını izlerken meslektaşlarımızın şahit olduğu olay bizleri ‘mesleğimiz’ adına düşündürmüştür.
Belirli bir yayın organında çalışmadığı, haber takibi gibi bir sorumluluğu olmadığı halde, ‘basın mensubu’ymuş gibi bizlerle birlikte teşrik-i mesaide bulunan bu şahıslardan  mesleğimize yakışmayan tavırlar görüyoruz.
Özellikle kurumların ikramlı etkinliklerinde katılımın arttığını gözlemliyoruz.

*- Boks maçı gibi...

Bunun son ve en rahatsız edici örneğini, iki kişinin EGİAD toplantısında giriştiği kavgada yaşandı.
Toplantı sırasında ağız dalaşı ile başlayan ve ardından sokağa taşan küfürlü-yumruklu kavgaya dönüşen olayın muhatapları aslında orada haber takibi için görevlendirilen kişiler olmamasına rağmen, olay ‘gazetecilerin kavgası’ olarak ev sahiplerine yansımış oldu.
Açıklamanın vurucu noktalarından biri da şu:
‘Günümüzde, bir yandan sarı basın kartı taşımasına rağmen gazetecilere akreditasyon verilmediği, diğer yandan ise insanların kendisini gazeteci olarak tanıtarak istediği her yere rahatça girebildiği bir dönem  yaşıyoruz. Bu ironinin bir tarafını basın özgürlüğü adına düzeltmeye çalışmamız gerektiği gibi, etik değerlerimizi oluşturan diğer tarafını da ihmal etmememiz gerektiğine inanıyoruz.’
Artık şuna da dikkat edilmeli:
‘Ekonomi muhabirleri olarak aramızda yaptığımız tartışmalarda;  basın toplantılarının ikram, promosyon gibi ayrıntılardan soyutlanması isteğimizle birlikte kurumlar nezdinde basın mensubu olmayanların da basın toplantılarına katılımının önüne geçilmesi için gerekli iletişimlerde bulunacağımızı belirtmek istiyoruz.’

*- Top onlarda...

Aslında kurumların basın danışmanlarının önemli kısmı, Ekonomi Muhabirlere Derneği üyeleri...
Yani bir noktada habercilikten uzaklaşmış, ya da uzaklaştırılmış kişiler.
Birçok gazetenin kadrolarında ise meslekle yakından uzaktan hiç ilgisi olmayanlar bulunuyor.
Bazı patronlar ya da sözde yöneticiler, eşlerini, çocuklarını, aile fertlerini, hatta sevgililerini, şoförlerini, çaycılarını, berberlerini bile sözde mukavele yapıp basın kartı sahibi olmalarını sağlıyor.
Örnekleri çok.
Hatta bunlar daha da ileriye gidip, yemekli davetlere, yurt içi ve yurtdışı davetlere sevgililerini, dostlarını, kızlarını gönderiyor.

*- Utanacaklarda yüz yok!

Haberciler Kunta Kinte  gibi saatsiz çalıştırılırken, adını yazmasını bile beceremeyen kaymak tabaka yaratılıyor.
Yaşamında bir satır bile yazmayan ama arada başkasının yazdığı haberlere imzası atılan ve bir şekilde ‘sürekli’ denilen Devletin verdiği Sarı Basın kartı sahibi olanlar bile var.
Şimdi bunlar belirlense ki en fazla yarım günlük mesaide ortaya çıkarılır, bazıları ‘Ne oluyor?’ diye kazan kaldırır...
Yani artık bu tür parazitlerden kurtulmanın zamanı geldi...
Bu açıklama da örnek olsun, örnek alınsın diye düşünüyorum.

*- Biz de seviyoruz!

Dün Urla’dan söz ettim.
Bugün ise Akhisar’dan laf etmek istiyorum.
Uluslararası Zeytin Konseyi tarafından ilan edilen 26 Kasım Dünya Zeytin Günü, Akhisar’da bin yıllık ağaçların altında kutlandı.
Sektörün tüm temsilcilerinin hazır bulunduğu etkinliğe üreticinin zeytine prim desteği damgasını vurdu.
Akhisar Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Alper Alhat, ‘Zeytinci prim istiyor çünkü biz bu ağaçları çok seviyoruz aynı sevgiyle bakabilmemiz için desteğe ihtiyacımız var. Bizi bu sevgiden mahrum etmeyin’ dedi.
Aslında kaç yıldır bu istek gündeme geliyor.
Yine anımsadığım kadarıyla her yıl sözde müjdeler veriliyor, ama sonu gelmiyor.

*- Akhisar hep öncü

 Türkiye’de sofralık üretiminin yüzde 30’unu gerçekleştirmesi nedeniyle zeytinin başkenti olarak nitelendirilen Akhisar, Dünya Zeytin Günü’ne ev sahipliği yaptı.
Akhisar Ticaret Borsası, Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası ile Akhisar Belediyesi işbirliğinde Sindelli Köyü’nde yaşları bin yaşının üzerinde olan zeytin ağaçlarının altında gerçekleşen kutlama bayram havasında geçti.  Manisa Valisi Hakan Güvençer, AKPi Manisa Milletvekili Recai Berber, CHP Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer, Akhisar Belediye Başkanı Salih Hızlı, Akhisar Ticaret Borsası Başkanı Alper Alhat, Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Abdurrahman Yılmaz  ile sektör temsilcileri ve üreticiler katıldı.

*- Zeytin ne istiyor?

İki zeytin ve zeytinyağı üretim tesislerinde de inceleme gezisinin düzenlendiği kutlamada ‘Zeytin Ne İster?’ konulu panel düzenlendi.
Sağlıktan ekonomiye kadar her alanı etkileyen zeytin ve zeytinyağı sektörü için 7fırsat’ olduğuna dikkat çeken Alhat, ‘Ben hemen söyleyeyim zeytin sevgi ister, su ister, bakım ister. Ama zeytinci en çok prim ister.
10 yıl önce zeytinyağına prim desteği verilmeye başlanırken bugün, zeytinyağının ham maddesi zeytine prim alamıyoruz.  
190 milyon ağaç sayısı ile Türkiye’de daha fazla verim istiyorsanız, daha çok zeytin ve zeytinyağı istiyorsanız prim şart.
Biz zeytini çok seviyoruz ve bu sevgimizi üretim gücümüzle herkese taşımak istiyoruz.
Ancak bunun için prim desteğine ihtiyacımız var.
Gelin bu desteği verin zeytin sevgisini dünyanın dört bir yanına taşıyalım’ dedi.

*- Zeytine yeni kategori

Panelistlerden Zeytin Üreticileri ve Sanayicileri Derneği Başkan Vekili Mustafa Alhat ise zeytinde küresel rekabetin yakalanması için yeni bir kategorilendirmeye ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekti.
Mustafa Alhat, ‘Akhisar sofralık zeytinde yoğunlaşmış bir üretim merkezi. Burada domat tipi zeytin hem üreticinin hem de tüketicinin çok memnun olduğu bir ürün. Dünyadaki rakibimiz ise İspanya’da üretilen koyu yeşil renkli zeytin.
Ancak oradaki tüketici bizim zeytinimizi renginden dolayı farklı algılıyor. Dolayısıyla biz de yeşil zeytin kategorisinde rekabet edemiyoruz.
Eğer sarı zeytin kategorisi açılırsa dünya birincisi oluruz’ dedi.

*- Tağşişle mücadeleye yeni yöntem

CHP Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer de zeytine prim desteğinin hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekerek ‘Zeytin ağaçlarının kesilmemesi için ne gerekiyorsa onu yapalım’ dedi.
AKP Manisa Milletvekili Recai Berber de prim desteğinden yana olduğunu ve bu konuda hem bakanlık hem hükümet nezdinde girişimlerinin sürdüğünü belirterek, tağşişle mücadeleye yeni bir bakış açısı getirdi.
Berber, ‘Tağşişle mücadelenin bir yolu var.  Bana göre bunu tartışmamız lazım’ diyerek sunduğu öneriyi şöyle anlattı:
‘Yağın içine ne karıştırıyorsun, yüzde 25 zeytinyağı, yüzde şu kadar bir başka yağ mı, onu etiketinde belirt.
Bunu ambalajlayıp etiketine de yazıp adına da zeytinyağı demiyorsa, işte bunu da kontrollü hale getirirsek tağşişle mücadelede yol alırız.’

*- Önemli isimler

 Doç. Dr. Mücahit Taha Özkaya yönetimindeki panelde Marmara Birlik Genel Müdürü İbrahim Minareci, Aydın’ın ilk üreticileri arasında yer alan Hasan Köşklü, Zeytincilik Araştırma Enstitüsü’nden  Murat Özaltay ve Edremit Zeytin Üretme İstasyonu Müdürü Murat Küçükçakır da değerlendirmede bulundu.


***-
KURDELA

Yılın tasarımcıları yarın açıklanacak

Bu yıl 7'ncisi düzenlenen CV Tasarım Yarışması / CV Design Awards Turkey'in sonuçları 29 Kasım Salı günü - saat 09.00’da EGİAD’ta yapılacak basın toplantısı ile duyurulacak.
Dereceye girenler, Solis Proje Fabrikası'ndan Ahmet Veli Olgundeniz ve jüri üyeleri tarafından açıklanacak.

*-

***-
ANLAYANA

*- Hani bir selam beklersiniz ya uzaklardan... Kimden olursa olsun! ‘Unutulmammışım!’ dersiniz ya, işte bugün de o selam benden size olsun.
*- Güze bir ruha âşık olan, ona sonsuza dek sadık kalır. Çünkü sevdiği şey ebedidir.
*- Dünyayı değiştirmek için kullanabileceğimiz en güçlü silah, eğitimdir.
*- Seveceksen; seni hatalarınla seven birini seveceksin, sende hata arayan birini değil! Seni olduğun gibi kabul eden, değiştirmeye çalışmayan birini seveceksin! Seveceksen sadece yüzü güzeli değil, aynı zamanda gönlü güzel olanı seveceksin! Seveceksen; en az senin verdiğin değer kadar, sana değer vereni seveceksin.
*- Ben ağlarken yanımda yoksan, ben gülerken gölge yapma!
*- Geçip giden zaman değil, ömürdür.
*- Demir tava gelir: kömür biter! Akıl başa gelir, ömür biter!
*- Mutlu olmak için sebep mi arıyorsun? Bir güne daha sağlıkla uyandığı hatırla.
*- Bir insana başkaları yanında verilen öğüt, öğüt değil, hakarettir.
*- Hiç kimsenin gitmeye cesaret edemediği ıssız dağ köylerine kadar gidip oradaki çocukların kaderlerini değiştiren memura, ‘öğretmen!’ denir. Nokta!
*- Aşırı hız yapan hayaller, gerçeklere çarparak durur.
*- Unutmayalım; Cesur bir kez, korkak bin kez ölür. Önemli olan insanın ‘mezar taşı’ gibi susmamasıdır.

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0533 557 8894